28 Temmuz 2012 Cumartesi

ben jacques rainier, tenten saçlarım çoktan beyazlamıştır.

bazı bazın, insanlar kendi hayatlarını yaşarken bi anda nasıl sükse yapabiliyor onu anlamaya çalışıyorum. bazen insanın birini bıçaklaması, tekme tokat allah ne verdiyse girişmesi, yürürken ayağının tam ortasına oruçlu sinirli teyzelerin basması, yılbaşı ikramiyesi gibi bir şey olabiliyor. kendi hayatımdan anladım gibi gibi. en azından yazıldım kursuna gibi gibin.

bu doğrultuda kadınların hiç biri, ama gerçekten hiç biri, bir erkek tarafından diktatör olamayacaklarına inandırılamıyor. ve o kadınlardaki anaç sevgi, saygı, "benimkızdançokerkekarkadaşımvardır" triplerinin yanında erkeklerde olmayan kardeşçe davranma yetilerinin de aşkınlığı dengesizliği daha da arttırıyor. ki kadınların çoğu, kişilikleri ve yaptıkları arasındaki mesafeyi harkulade kurabildiğinden olacak, erkeklerin bir kısmı, içten içe boks ringindeki öteki boksöre bakıyormuş hinliği besleyip duruyor. hayatta en büyük nükteleri ve hikayelerin sahibi büyük bir adam olmasam da, en nüktedanları dinleyip, izleyip, okuduğumdan sanırım yolumu biliyorum sanıyorum. fakat, sükse yapacak kötülüklerle mutluluğun rahatsız ediciliği yanyana gelince işler iyce garışıyor.

YORUMU BİRRRR!


damlasal saatler diye bir şey uydurduğum bi kaç gün, birine aşıkmış gibi yaptığım günler sayılabilinir. ona hissettiğim şeyi aslında bir kaç kitap kabına, yere öylece çıkartılmış iç çamaşırına ve "hacı bura serinmiş, zaten yılda bi geliriz" gibi samimiyet dolu bi yerin eksikliğine duyduğumu fark ettiğimde böyle şeyleri benim dışımda yapacak kişinin bu videodaki  çocuk olduğunu anladım.


şimdi bir kaç gün sonra hayatımızın en güzel günleri falan tadında, marşmellow süfer günler varmış gibi davranmaya devam edeceğim, atay' ın da dediği gibi güzer şeyrer birden bire orur.!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder